
Hani vardı ya bir zamanların destanı: “Topuklu Efe.” Yiğitliğin, dik duruşun, halkın yanında olmanın simgesi… Şimdi bakıyorum da, “Topuklu Efe” değil, resmen “Topuklayan Efe” olmuş.
Zoru görünce topuğu basıp karşı safa geçmek neyin kafasıdır? Halk seni bağrına basacak, oyunu verecek, sırtını sıvazlayacak, sonra sen gidip başka sofraya kaşık sallayacaksın. Hem de sofranın sahibi yıllardır sana, senin seçmenine demediğini bırakmamışken!
Mesele ne peki? Dava mı? İdeoloji mi? Hayır. Mesele üç kuruşluk menfaat, üç ihale, üç borç kapatma. Öyle olmasa, dün “halkın kahramanı” dediğin masadan bugün “yargıdan kurtuluş bileti” diye kalkar mıydın?
Kusura bakma ama Efe dediğin zoru görünce topuklamaz. Efe dediğin, zoru gördükçe meydanda dik durur. Bu millet, sırtını döneni de, koşarak kaçanı da unutmaz.