Serzeniş dolu bir merhaba! «

15 Mart 2025 - 10:01

Serzeniş dolu bir merhaba!

Serzeniş dolu bir merhaba!
Son Güncelleme :

22 Ağustos 2024 - 12:47

 

Serzeniş dolu bir merhaba!

Kuşadası Kitap Fuarı’nın hemen ardından, derin sorgulamalara itilmiş bir durumdayım. Oysa ki aklımda olan sanat dolu, pozitif bir merhaba yazısıydı…

Hayal kırıklığına uğramış hissediyorum. Tüm yazarlar olarak aynı kötü deneyimi yaşadık… Tanıtım düzgün yapılmadığı için bir fuar olduğundan habersiz şekilde önümüzden yürüyüp geçen, göz göze gelince buz gibi bir ifade ile gözlerini kaçıran insanlar ile doluydu ortalık. Bir yazar ile göz göze gelmekten ve zamanını ona ayırmak ZORUNDA hissetmekten, sanata ve sanatçıya yalnızca birkaç dakikasını ayırmaktan korkan insanların gelip geçtiği yere öylece konmuştuk ve yürüyüş yolu üzerindeki stantlar, insanların gözünde “Zaman kaybedeceği” bir yerdi … Neden öyleydi?

Oysa 10 metre ötemizde ilgi çekmek amaçlı anlamsız hareketler sergileyen kişilere tezahüratlar eşliğinde alkış tutuyordu aynı halk. Kitapları merak dahi etmeyen, yazarlarla göz temasından dahi kaçınan halk…Saçma olan şeyler nedense toplumu içine çeken bir mıknatıs görevi görüyor. Bu tarz şeyler yapmadığımız için mi değer görmeyi hak etmediğimizi sorguladım.

Peki en büyük sorun fuarın tanıtımının düzgün yapılmamış olması mıydı? Asla…Sonuçta biz oradaydık, vardık ve bizi gördüler. Yazar ve şairler olarak bir “uğrak noktası” olmaya bile layık görülmediğimiz, toplumun edebiyata olan ilgisizliği tokat gibi yüzümüze çarptı.

İnsanların eğlenmek için geldikleri bir yerdeydik, bunu biliyorduk fakat bu toplumdaki bireylerin gidecekleri yere 5 10 dakika geç gitmek dahi istemeyecekleri kadar mı ilgilerini çekmiyorduk?

Tam 3 gün boyunca (ziyaretime gelen değerli okurlarımı, dostlarımı ve yeni tanıştığım kıymetli sanatsever kişileri tenzih ederek söylüyorum) toplumun sanattan ne denli izole yaşadığını çok acı bir şekilde gözlemledim. Fuara geldiğinin bilincinde bile olmadan yürüyüş yolunun üzerindeki kitap dolu stantlarla karşılaşan kişilerin ne kadarlık bir kısmının ilgi ve alakasını yöneltmediğini(!) çok acı bir şekilde deneyimledim. Ve bu tecrübe, toplumun bir parçası olarak kendimi suçlamama da sebep oldu. Aklımda dönüp duran cümle ise şuydu;

Toplum mu bilgiye- edebiyata bu denli değer vermediği için suçlu, yoksa yazar- şair ve sanatçılar olarak, yine bu toplumun bir parçası olarak sanattan izole yaşayan kısma sanatı bu kadar kişi bir türlü anlatamadığımız için BİZ mi suçluyuz?

 

Elbette bazı konularda serzenişlerim olacak, olmak zorunda…

Sanat dolu bir merhaba demek isterdim ama bazı şeyler de konuşulmak zorunda…

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Günnur kuşanaç 22 Ağustos 2024 / 11:09 pm Yanıtla

O Kadar haklı bir isyan ki her cümlesinde insan kendini buluyor