AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan’ın, partisinin İzmir’deki iftar programında yaptığı konuşma, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde siyasi aktörler arasındaki gerilimi ve kullanılan retorik dili gözler önüne sermektedir. İnan’ın CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecini eleştirirken kullandığı ifadeler, siyasi rekabetin sertleştiği bir döneme işaret etmektedir.
İnan’ın ön seçimin gerçekleştirilme şekliyle ilgili dile getirdiği “14 milyon oy için 14 milyon pusula, 14 milyon zarf” şeklindeki eleştirisi, seçimin lojistik açıdan imkansızlığına vurgu yaparak, CHP’yi “yalan söylemekle” itham etmektedir. Bu türden bir itham, siyasi söylemde sıklıkla başvurulan bir taktiktir ve amacı, rakip partinin güvenilirliğini sarsmaktır. İnan’ın bu ifadesi, seçim sürecinin şeffaflığı ve dürüstlüğü konusunda kamuoyunda şüphe uyandırmaya yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir.
İnan’ın konuşmasının bir diğer önemli noktası ise, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve CHP’deki geçmiş pozisyonuna ilişkin yaptığı yorumlardır. Kılıçdaroğlu’nun geçmişte “gözyaşlarıyla” aday olarak sunulmasına rağmen, daha sonra parti içindeki dinamikler nedeniyle görevden ayrılmasına atıfta bulunarak, CHP’nin kendi içinde tutarsız ve istikrarsız bir tablo çizdiğini iddia etmektedir. Bu, rakip partinin liderlik zaaflarını ve iç çekişmelerini vurgulayarak seçmen nezdinde olumsuz bir imaj yaratma çabasıdır.
Bu türden eleştiriler, seçim atmosferinde siyasi partilerin birbirlerini yıpratmaya yönelik kullandıkları yaygın yöntemlerdir. Ancak, seçmenlerin bu türden polemiklerden ziyade, partilerin ülke sorunlarına yönelik çözüm önerilerine ve politikalarına odaklanmaları, daha sağlıklı bir seçim sürecinin temelini oluşturacaktır. İnan’ın konuşması, siyasi retoriğin seçmen üzerindeki etkisini ve seçim öncesi stratejilerin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Önemli olan, seçmenlerin bu türden eleştirileri eleştirel bir gözle değerlendirmesi ve kendi rasyonel tercihleri doğrultusunda oy kullanabilmesidir.
