
Cumhuriyet Halk Partisi’nin içindeki fırtına dinmek bilmiyor. Bir yanda parti tabanının, diğer yanda genel merkezin sesleri… Ortada ise adı “kayyum” kararına çıkan bir bilmece var.
İstanbul İl Başkanlığı’na Gürsel Tekin’in atanması, bazılarına göre doğal bir süreç, bazı CHP’lilere göreyse bir “düşmanlık hamlesi.” Dillerde dolaşan tabirle “CAHAPE” diyenler, aslında bu parti içindeki çalkantıya gönderme yapıyor. Çünkü CHP kendi evinin içinde barışı sağlayamıyor. İl başkanı üzerinden kavga büyüyor.
Dahası var… Kulislere göre, sadece İstanbul değil, Genel Merkez’in de yeniden dizayn edileceği konuşuluyor. Hatta eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun (nam-ı diğer “Bay Kemal”) yeniden genel merkeze “getirileceği” fısıltıları her yerde dolaşıyor. Yani mesele sadece bir il başkanı meselesi değil; CHP’nin kalbine kadar uzanan bir hesaplaşma.
Şimdi soralım: Kayyum ataması mı bu? Yoksa içeridekilerin dışarıya karşı bir güç gösterisi mi? Birileri “parti demokrasisi” diyor, birileri “genel merkezin sopası.” Ama olan yine CHP seçmenine oluyor.
Çünkü sokaktaki CHP’li, kavga değil çözüm görmek istiyor. Umut değil umutsuzluk yüklenmek istemiyor. CHP hâlâ kendi içinde kayyum bilmecesini çözemiyorsa, milletin sorunlarını nasıl çözecek?
Kısacası… “Kayyum bilmecesi” sadece bir isim ataması değil. Bir partinin kendi geleceğiyle, kendi kaderiyle oynadığı bir satranç oyunu. Ve bu oyunda piyonlar çoktan tüketildi, sıra vezirleri harcamaya geliyor.