
Bir gün uyandığımızda belediye başkanımızın yapay zekâ tarafından atandığını öğrendik. Sandığa gitmeden, seçim meydanlarını görmeden, vaatlerin içi boş sloganlarını duymadan… Sessiz, soğuk bir ekran kararıyla koltuğa oturtulmuş bir “yapay başkan”.
İcraatlerine bakıyorsunuz, tabelalar değişmiş. “Yapay Zekâ ile Yönetiliyoruz” yazısı, belediye binasının girişine asılmış. Sokak lambaları algoritmaya göre yanıyor, çöp kamyonları saatini programdan alıyor, trafik ışıkları yapay zekânın “hata payı” oranına göre ayarlanıyor. Ama hâlâ çöp kokusu burnumuzu yakıyor, hâlâ trafik sabahları çileye dönüyor.
Biz yıllardır insan başkanlardan sabır dilerken, şimdi sıra yapay zekâdan sabır dilemeye geldi. Bir köşe yazısında “sabırla bekleyelim” derdik, şimdi kodlara sabır öğretiyoruz.
Ama şunu unutmayalım: Bilgisayarların hafızası var, fakat vicdanı yok. İşlemcileri hızlı, ama kalpleri yok. Bütçeyi sayılarla toplar, ama insanların derdini gözlerinden okuyamaz.
Bugün belediye başkanları “yapay” olabilir, yarın belki milletvekilleri de öyle olacak. Sandığın yerini server odası alırsa şaşırmayın. Bizler seçmen değil, kullanıcı kimliğine dönüşeceğiz.
Günün sonunda, yapay zekâya değil, kendi zekâmıza ihtiyacımız var. Çünkü sabır dilemek kolaydır, ama hakkını aramak cesaret ister.