
Sevgi… Kimi zaman bir mesajda, kimi zaman bir bakışta, ama en çok da bir sessizlikte saklıdır. Sevgili olmak; gecenin sessizliğinde bir “iyi geceler” beklemek, sabahın ilk ışıklarında gelmeyen bir “günaydın”ı özlemektir.
Sevgili olmak, anlatmaya ihtiyaç duymadan anlaşılmaktır. Gözünü göremesen bile sesindeki titremeden, hatta suskunluğundan onun iyi olmadığını hissedebilmektir. Aynı kalbi paylaştığın bir ruhun acısını, kendi yüreğinde yankılamaktır bu…
Kelimelere mahkûm olmayan bir sadakattir sevgili olmak. “Seni seviyorum” demekten öte, gözlerinin içine bakıp “sadece seninim” diyebilme cesaretidir. Halini sormadan anlayabilmek, yön göstermeden destek sunabilmektir. “Neyin var?” sorusu bile bazen fazladır; çünkü sevgiliysen, zaten hissedersin neyin eksik olduğunu.
Aslında sevgili olmak büyük şeyler yapmak değildir. Yeri geldiğinde yalnızca omzunu uzatmaktır, başını yaslayabilsin diye. Sevgili olmak fedakârlıktır; mutluluğa ortaklık değil, mutsuzlukta yoldaşlıktır.
Birlikte uyanılacak sakin bir sabah hayalinde, bir ömrü saklamaktır sevgili olmak. Şehvetin ötesinde, güvenle uyanmak… Baba gibi, anne gibi, dost gibi; gerektiğinde sırdaş, gerektiğinde liman olabilmektir.
Sevdiğini, herkesin ilgisini çektiği için değil, sadece “kendisi” olduğu için sevmektir. Ve yanında o da sadece “kendisi” olabildiği için kıymetlidir. Bu sadeliğin, bu içtenliğin aşkı zaten en sahici hâline dönüştürdüğü yerdeyiz…
Yeter de artar bile, öyle değil mi?
Bu dizeler Sosyal medyadan alıntıdır. Sevenin kıymetini bilin şu üç günlük dünyada.