Kurban Bayramı… Adı gibi kurban etmenin, paylaşmanın ve yakınlaşmanın bayramı. Her yıl yeniden içimize dolan bir meltem gibi, şefkat ve hoşgörü rüzgarlarını da beraberinde getirir. Kalabalık sofralar, çocukların neşesi, büyüklerin duaları ve o eşsiz bayram telaşı… Tüm bunlar, aslında bize unuttuğumuz, göz ardı ettiğimiz nice değeri hatırlatır.

Bu bayramda, sadece kesilen kurbanların etleri değil, aynı zamanda gönüllerimizdeki duvarlar da yıkılır. Dargınlıklar bitmeli, kırgınlıklar affedilmeli. Çünkü bayram, yeni başlangıçlar için, birbirimize yeniden el uzatmak için en güzel fırsattır. Bir telefonla, kısa bir ziyaretle yılların mesafesini kapatabilir, sıcak bir tebessümle buzları eritebiliriz. O meltem rüzgârı, tam da bu noktada devreye girer; kalplerimizi yumuşatır, önyargıları siler ve karşılıklı anlayışın kapılarını aralar.

Kurban Bayramı’nın en önemli mesajlarından biri de paylaşmaktır. Kesilen etlerin ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması sadece bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir. Bir çocuğun yüzündeki gülümseme, bir yaşlının duasında saklı huzur… İşte bayramın gerçek anlamı bu anlarda gizlidir. Bu, sadece maddi bir paylaşım değil, aynı zamanda duygusal bir köprü kurmaktır. Yoksulun halini anlamak, komşunun kapısını çalmak, kimsesizin elinden tutmak… Kurban Bayramı, bize bu sorumlulukları hatırlatır, içimizdeki empati duygusunu pekiştirir.

Günümüzün hızla akıp giden dünyasında, bayramlar bize bir nefes alma, durup düşünme fırsatı sunar. Koşturmacanın içinde kaybolan değerlerimizi yeniden keşfederiz. Belki de en önemlisi, şefkatli ve hoşgörülü olmayı hatırlarız. Unutmayalım ki, bu meltem rüzgarları sadece bayram günleriyle sınırlı kalmamalı; tüm yıl boyunca kalplerimizde esmeli, yaşamımıza yön vermeli.

Kurban Bayramı’nın; sevdiklerinizle bir arada, sağlık, huzur ve bolca şefkat ve hoşgörüyle geçmesini dilerim. Bayramınız mübarek olsun!