Çiğli belediyesinin direnen Kadınları Eskişehir’e vardı «

15 Eylül 2025 - 07:17

Çiğli belediyesinin direnen Kadınları Eskişehir’e vardı

Çiğli belediyesinin direnen Kadınları Eskişehir’e vardı
Son Güncelleme :

06 Mayıs 2025 - 19:24

595 views

 

İşten Çıkarılan Kadın İşçilerin Direnişi ve Karşılaştıkları Zorluklar

Çiğli’den Ankara’ya Adalet Arayışı için Yürüyorlar

Çiğli Belediyesi’nde yaşanan işten çıkarmalar, yerel seçimler sonrası Türkiye siyasetinde sıkça görülen bir tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu sefer durum, işsizlikle mücadele eden emekçilerin adalet arayışının yanı sıra, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin acı bir yansımasını da içeriyor. İşten çıkarılan 147 işçiden beşi, haklarını aramak, seslerini duyurmak ve işlerine geri dönebilmek için Çiğli’den Ankara’ya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’ne yürüyüşe geçti. Bu zorlu mücadele, kadın işçilerin karşılaştığı zorlukları ve toplumun duyarsızlığını bir kez daha acı bir şekilde ortaya koydu.

Olayın temelinde, 10 Haziran 2024 tarihinde, yerel seçimlerden kısa bir süre sonra gerçekleşen toplu işten çıkarmalar yatıyor. Çiğli Belediyesi, işten çıkarmaların gerekçesi olarak, işe alımların “seçimlerden hemen önce” yapıldığını öne sürdü. Ancak, işçiler bu gerekçeyi reddederek, aralarında 8 ay, 1 yıl, hatta 2 yıldır belediyede çalışanların bulunduğunu ve bu uygulamanın keyfi olduğunu savundular. İşten çıkarılan işçiler, belediye önünde protesto eylemleri başlattı ancak sonuç alamayınca, seslerini duyurmak için Ankara’ya CHP Genel Merkezi önüne gitmeye karar verdiler.

Bu süreçte, işçiler, Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ve 10 Nolu Şube Başkanı ile görüştüklerini iddia ettiler. Bu görüşmede, işçilerden eylemlerini sonlandırmaları ve Ocak ayında işe geri alınacakları sözü verildiği ileri sürüldü. Ancak, sadece 30 işçinin geri alınması ve diğer işçilere “bütçe yok” denilmesi, durumu daha da karmaşık bir hale getirdi. Bunun üzerine işçiler, şehrin çeşitli yerlerinde eylemlere başladılar. Son olarak, İzmir’de CHP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan 16 kadın işçi, işe geri alınmadıkları takdirde Ankara’ya yürüyeceklerini duyurdular.

Ve nihayet, 1 Mayıs’ta 5 kadın işçi, “Hak, hukuk, adalet, işçilerle gelecek” sloganıyla Çiğli Belediyesi önünden Ankara’ya yürüyüşe başladı. Bu yürüyüş, sadece işten çıkarılmaya karşı bir direniş değil, aynı zamanda adaletsizliğe, umursamazlığa ve kadınlara yönelik ayrımcılığa karşı bir isyandı.

Ancak, kadın işçilerin bu zorlu yürüyüşü, sadece fiziksel bir mücadeleden ibaret kalmadı. Yürüyüşlerinin 5. gününde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine ulaşan kadınlar, yolda araç sürücülerinin sözlü tacizlerine maruz kaldıklarını açıkladılar. Hale Ören Özdinçer’in ifadesiyle, “5 kadın yürüyor diye yoldan geçen araçlardan tacizlere maruz kalıyoruz. Özellikle kamyon şoförleri sürekli iletişim kurmaya ve bir şeyler ikram etmeye çalışıyor”. Bu durum, kadınların hak arama mücadelesinde karşılaştıkları ek yükleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı sorunları açıkça ortaya koyuyor. İşsizlikle, adaletsizlikle mücadele eden bu kadınlar, bir de yolda tacizle uğraşmak zorunda kalıyorlar.

Bu taciz olayları, Türkiye’de kadınların toplumsal hayata katılımında karşılaştıkları engellerin sadece bir örneği. Kadınlar, iş hayatında, siyasette, eğitimde ve hatta sokakta bile sürekli olarak ayrımcılığa, tacize ve şiddete maruz kalıyorlar. Bu durum, kadınların hak arama mücadelesini daha da zorlaştırıyor ve toplumsal eşitlik için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Kadın işçilerin yaşadığı bu durum, sadece Çiğli Belediyesi’nin değil, Türkiye’nin genel bir sorunudur. İşten çıkarmalar, sendikal hakların ihlali, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve taciz gibi sorunlar, Türkiye’de emekçilerin, özellikle de kadınların hayatlarını olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, bu sorunlara karşı daha duyarlı olmak, daha fazla dayanışma göstermek ve çözüm üretmek gerekiyor.

Yürüyüşün bir diğer çarpıcı yanı ise, 5 gündür ne Çiğli Belediyesi’nden ne de CHP’den kendileriyle herhangi bir iletişim kurulmamış olması. Hale Ören Özdinçer’in ifadesiyle, “Tek bir telefon bile yok. Ama biz sonuna kadar gideceğiz. Çünkü haklıyız ve hakkımızı alacağız”. Bu durum, siyasi kurumların, işçilerin sorunlarına ne kadar duyarsız kaldığını ve adalet arayışına ne kadar kayıtsız olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, Çiğli’den Ankara’ya yürüyen kadın işçilerin mücadelesi, Türkiye’de emekçilerin karşılaştığı sorunları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu mücadele, sadece işten çıkarılan işçilerin değil, tüm emekçilerin ve tüm kadınların mücadelesidir. Bu nedenle, bu mücadeleye destek vermek, dayanışma göstermek ve adalet için ses çıkarmak gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, adalet sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirmek, daha adil, daha eşit ve daha yaşanabilir bir Türkiye için hepimizin görevidir.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.